| ||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||
GALERYSİTEDE ARASON YORUMLANANLARSİTEMİZE ZİYARETLER!
|
Kabir ve Kabir Suali06 Ocak 2012, 11:38 ihsan Kaya Kabir ve Kabir Suali hakkında açıklamalı bilgiler.. Rasülullah s.a.v. şöyle buyurur:
“Ölü kabre konulduğunda kabir şöyle der: — Yazıklar olsun sana ey Ademoğlu! Neye mağrur olup da beni hesaptan çıkardın! Benim fitne yuvası, karanlık evi, yalnızlık diyarı, böceklerin yeri olduğumu bilemedin mi? Benden niçin gafi oldun? Çünkü bana uğradığında ayakların geri geri gidiyordu! Eğer vefat eden kişi salih amel sahibi biri ise kabre şöyle cevap verir: — Peki sana gelen kişi iyiliği emreden ve kötülüğe engel olan biri ise tavrın nasıl olur? Kabir şöyle cevap verir: — 0 zaman ben de yeşil bir bahçeye dönerim, cesedi de nura dönüşür ve ruhu da Allah Teala’ya c.c. yükseIir!”[697] Ubeyd b. Umeyr el-Leysi şöyle der: “Ölen her kişi için içine konulduğu kabir şöyle der: — Ben karanlık evi, yalnızlık diyarı ve tek başına kalma yeriyim! Eğer hayatta iken Allah Teala’ya itaatkar bir kul idiysen, ben de bugün senin için rahmet olurum. Eğer dünyada iken isyankar biri idiysen, ben de bugün senin için intikam alma yeri olurum! Ben, içime itaatkar olarak giren kulların sevinçle çıktığı ve isyankar olarak girenlerin feryatlarla çıktığı yerim!” Muhammed b. Sabih şöyle der: ( Sh: 356 ) “Bize ulaşan bilgilere göre, bir insan kabre konulup da kendisine azap edilmeye başlandığında yahut hoşlanmadığı birtakım şeylerle karşılaşınca, kabristanda yatan diğer ölü komşuları ona şöyle der: — Ey dost ve komşularının ölümünden sonra dünyada kalmış kişi! Senin önünden ölüp gitmemiz senin ibret almanı sağlamadı mı? Bizden daha önce ölmüş olanlar senin düşünmeni sağlamadı mı? Henüz fırsatın var iken, bizlerin öldükten sonra amel defterlerimizin kapandığını anlayamadın mı? Bizim işleme fırsatını kaçırdığımız hayırlı amelleri sen işleyemez miydin? Ayrıca yer tabakalarından kendisine şöyle hitap gelir: — Ey dünyanın görünüşüne aldanan kişi! Senden önce yakınların içinde dünyaya aldanmış ve ecellerinin yetişerek kabre çekip götürdüğü kişileri toprağın kaybettiğini görüp bundan ibret alman gerekmez miydi? Halbuki bütün bunlar gözlerinin önünde yaşanmaktaydı. Ölenlerin, sevdikleri tarafından omuzlarda taşınarak herkes için kaçınılmaz son durak olan kabre doğru götürüldüklerini görmekteydin!” Yezid er-Rakkaşi şöyle der: “Öğrendiğime göre, ölü kabre konulunca amelleri başına üşüşüp etrafını kuşatır. Allah’ın izni ile ameller dile gelerek kendisine şöyle der: — Ey kabir çukurunda tek başına bulunan ku!! Dostların, ailen ve yakınların artık seni terk etti. Bugün artık bizden başka yakının yok!” Ka’bul-Ahbar rh.a. der ki: “Salih kul kabre konulunca namaz, oruç, hac, zekat, cihad ve sadaka gibi salih amelleri gelip etrafını kuşatır. Azap meleği ayak tarafından yaklaşmak isteyince namaz şöyle der: — Ondan uzak dur, sizin buradan ona yaklaşmanız mümkün değil! Bu ayaklar üzerinde uzun süre durarak beni (namazı) kılmıştı! Sonra azap melekleri baş tarafından yaklaşmak ister. Bu sefer de oruç şöyle der: — Buradan ona yaklaşamazsınız! Çünkü o Allah rızası için uzun süre açık ve susuzluğa dayandı! Azap melekleri bunun üzerine yanlardan yaklaşmak ister. Bu sefer de hac ve cihad karşılarına dikilerek onlara şöyle der: — Ondan uzak durun! Nefsini seferber ederek ve bedenini yorarak Al lah yolunda hac yaptı ve cihad etti. Buradan ona yaklaşamazsınız! ( Sh: 357 ) Bu kez de azap melekleri elleri tarafından sokulmaya çalışır. Nihayet sadaka da, dile gelir ve şöyle der: — Sahibini rahat bırakın! Nice sadakalar şu iki elden çıkıp Allah rızası için fakirlerin ellerine girdi. Bunun üzerine kabirde yatan o ölüye şöyle denilir: — Müjdeler olsun sana! Hayatta iken ne güzeldin, ölü iken de ne güzelsin! Sonra rahmet melekleri gelir kabrini cennet döşekleri ve cennet yaygıları ile tefriş ederler. Kabri, gözünün görebildiği kadar genişletilir, cennetten bir kandil getirilir ve Cenab-ı Hakkın kendisini kabrinden tekrar dirilteceği güne kadar onun nuru ile aydınlanır. Ubeydullah b. Ubeyd b. Umeyr bir cenazede şöyle der: Bize ulaşan haberlere göre Rasülullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: — Cenaze kabre konulur, yukarıdaki ayak seslerini duyar fakat kimseyle konuşamaz. Sadece kabir kendisiyle konuşur ve şöyle der: — Ey Ademoğlu! Yazıklar olsun sana! Seni kabre girme konusunda uyaran olmadı mı? Kabrin darlığı, pis kokusu, dehşeti ve böcekleri hakkında seni uyaran olmadı mı? Benim için ne hazırlık yaptın?”[698] Bera’ b. Azib r.a. şöyle anlatır: “Rasulüllah s.a.v. ile birlikte Ensar’dan birinin cenazesinde bulunduk. Rasül-i Ekrem s.a.v. başını eğerek kabrin başına oturdu ve sonra şöyle buyurdu: — Allahım! Kabir azabından sana sığınırım! Rasülullah s.a.v. bunu üç defa tekrarladı ve sonra şöyle dedi. — Mümin kul ahiret yolculuğuna başlarken, Allah Teala c.c. ona neleklerini gönderir. Meleklerin yüzleri güneş gibi parlaktır, yanlarında lüzel kokular ve kefen getirerek gözlerinin alabildiğince dizilerek karşısında otururlar. Ruhu çıkınca göklerle yer arasındaki bütün melekler ile semadaki meleklerin tamamı ona dua ederler. Gökteki bütün kapılar açılır ve mümin kulun ruhunun kendisinden girip yükselmesini arzular. Melekler ruhu alıp göğe yükseltince şöyle der: — Ya Rabbi! Falanca kulunu getirdik! Cenab-ı Hak şöyle buyurur: ( Sh: 358 ) — Onu geri götürün ve kendisine hazırladığım dereceleri gösterin! Çünkü ben ona: «Sizi topraktan yarattık ve tekrar sizi oraya döndüreceğiz!»[699] diye söz vermiştim. Mezardaki kişi kabirden dönüp gidenlerin ayak seslerini işitir. Tam bu esnada kendisine şu sorular sorulur: — Ey falanca! Rabb’in kim? Dinin ne? Peygamberin kim? Bu sorulara şöyle cevap verir: -Rabb’im Allah c.c., dinim İslam ve peygamberim Muhammed s.a. v. ‘dir! Yukarıdaki soruları sorarken kendisine oldukça sert davranırlar, fakat bu kabirdeki ölünün karşılaşacağı son sıkıntıdır. Cevapları alınınca «Doğru söyledin!» diye nida eder. Bu husus şu ayet-i kerimede ifadesini bulur: “Allah Teala sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar.”[700] Sonra yanına güzel yüzlü, güzel kokulu ve güzel giyimli biri gelerek şöyle der: — Seni Allah’ın rahmeti ve içinde ebedi nimetler bulunan cennetleri ile müjdelerim! Kabirdeki kişi şöyle cevap verir: — Allah c.c. seni de hayırla müjdelesin! Sen kimsin? — Ben senin salih amelinim. Vallahi, senin ibadet yapmaya ne kadar hevesli olduğunu ve günahlara karşı ne kadar yavaş ve çekingen davrandığını iyi biliyordum. Allah Teala seni hayırla mükafatlandırsın. Sonra şöyle diye nida edilir: — Onun için cennet döşeklerinden bir döşek serilir, kabirden cennete bir kapı açın! Bunun üzerine kendisi için bir cennet döşeği serilir ve kabrine cennetten bir kapı açılır. Sonra kabirdeki kişi şöyle der: — Allahım! Kıyamet gününü bir an önce gerçekleştir ki, ben de aileme ve yerime kavuşayım! ( Sh: 359 ) Kafir kişi de dünyadan ayrılıp ahiret yolculuğuna başladığı sırada yanına kaba ve sert görünüşlü melekler iner. Yanlarında ateşten elbiseler ve katrandan gömlekler vardır. Hemen kafirin etrafını sararlar. Ruhu çıkınca, yerle gökler arasındaki bütün melekler ve yeryüzündeki meleklerin tamamı onu lanetler. Bütün gök kapılan kendisine kapanır. Gök kapılarından hiç biri o pis ruhun kendisinden geçerek yukarı çıkmasını istemez. Bu yüzden yukarı çıkarken geri aşağı atılır. Derler ki: Ya Rabbi! Falanca kulun ruhu! Onu gökler de yer de kabul etmedi! Cenab-ı Hak c.c. şöyle buyurur: — Götürün onu ve kendisine hazırladığım azabı gösterin. Çünkü ben ona şöyle söz vermiştim: «Sizi topraktan yarattık ve tekrar sizi oraya döndüreceğiz!”[701] Mezardaki kişi kabirden dönüp gidenlerin ayak seslerini işitir. Tam bu esnada kendisine şu sorular sorulur: — Ey falanca! Rabb’in kim? Dinin ne? Peygamberin kim? Bu sorulara şöyle cevap verir: — Hiç bilmiyorum! Kendisine «Bilemeyesin!» denilir. Sonra yanına çirkin yüzlü, pis kokulu, pis elbiseli biri gelir ve ona şöyle der: — Sana Allah’ın azabını ve ebediyen devam edecek olan acıklı azabı müjdelerim! Ölü şöyle karşılık verir: — Allah Teala da seni şer ile müjdelesin! Sen de kimsin? Ölünün karşısındaki ona şöyle cevap verir: — Ben senin çirkin amelinim! Allah’a yemin ederim ki ben senin Allah’a isyan konusunda çok hızlı, Allah’a itaat konularında ise çok yavaş olduğun çok iyi biliyordum. Allah senin cezanı versin! Kafir de şöyle karşılık verir: — Allah senin de cezanı versin! Bundan sonra onun üzerine sağır ve kör bir azap meleği tayin edilir. Meleğin yanında demir bir topuz vardır. Bu topuzu bütün insanlar ve melekler bir araya gelip kaldırmaya çalışsalar güçleri yetmez. Bu topuzla bir ( Sh: 360 ) dağa vursa onu toprağa çevirir. İşte bu topuzla kafire bir darbe vurur onu toz haline getirir. Sonra ruhu kendisine iade edilir, arkasından bu topuzla iki gözü arasına öyle bir darbe vurur ki, insanlar ve cinler dışındaki bütün canlılar onun şiddetini duyarlar. Sonra bir nidacı şöyle nida eder. — Onun için ateşten iki levha halinde yatak serin ve kendisine cehennemden bir kapı açın! Bunun üzerine ateşten iki levha halinde döşek serilir ve cehennemden bir kapı açılır.”[702] Muhammed b. Ali b. Hüseyin r.a. şöyle der: “Ölen her kişiye iyi ve kötü ameli mutlaka gösterilir, iyi amellere gözlerini dikip bakar, kötü ameller karşısında başını öne eğer.” Ebü Hureyre r.a. Rasülullah s.a.v.’den şöyle rivayet eder: “Mümin kişinin ölüm anında yanına, içinde misk ve reyhan kokuları bulunan ipekler ile melekler gelir. Ölmek üzere olan kişinin ruhu tereyağından kıl çeker gibi çekilip alınır ve kendisine şöyle denilir: — Ey huzura kavuşmuş ve tatmin olmuş ruh! Sen Rabb’inden razı Rabb’in de senden hoşnut olarak Allah’ın yüceliğine ve keremine doğru koş! Ruhu çıkınca meleklerin yananda bulunan misk ve reyhana konularak ipek parçasına sarılır ve İlliyyün denilen makama gönderilir. Kafir kişi ölmek üzere iken, içinde kor ateş bulunan kaba bez parçası ile bir kısım melek yanına gelirler. Ruhunu şiddetli bir şekilde çekip çıkarırken şöyle derler: — Ey pis ruh! Üzgün ve Rabb’inin öfkesini üzerine çekmiş olarak O’nun ceza ve azabına doğru çık! Ruhu çıkınca, bu kor parçalarının üzerine konulur. Bu kor parçaları kaynama sesi gibi fokurdar. Sonra kaba kumaşa sarılır ve Siccin denilen yere götürülür.”[703] Muhammed b. Ka’b el-Ku razi şu ayetleri okur ve şöyle açıklardı: ( Sh: 361 ) “Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: «Rabb’im! der, beni geri gönder; ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım!» der.”[704] Bunu söyleyen kula Allah Teala «Ne istiyorsun, hangi şeyleri yapmayı arzularsın? Mal biriktirmek, ağaç dikmek, binalar yapmak, nehirler açmak için mi tekrar dünyaya dönmek istiyorsun?» diye sorar. Kul şöyle der: “Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım!”[705] ‘Cenab-ı Hak c.c. şöyle buyurur: “Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.”[706] Yani bu kişiler ölüm esnasında bu sözleri mutlaka söyler. Ebu Hureyre r.a. Rasülullah s.a.v.’den şöyle rivayet eder: “Mümin kabirde yemyeşil bir bahçe içinde ve kabri yetmiş arşın genişliğindedir. Kabrin içi ayın on dördü gibi aydınlıktır. Sizler şu ayet kimler hakkında indi biliyor musunuz? «Şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşr edeceğiz.»[707] Sahabe-i kiram dediler ki: — Allah ve Rasülü bilir! Rasülullah sa.v. buyurdu ki: — Bu ayet kafirlerin kabirde çekeceği azabı bildirmek için inmiştir. Kabirde ona doksan dokuz Tinnin musallat olur. Tinnin nedir bilir misiniz? — Allah ve Rasulü bilir! — Doksan dokuz ejderhadır. Her ejderhanın yedi başı vardır. Hepsi de onu ısırır, sokar ve vücuduna üflerler. Bu durum tekrar diriltilip kabirden kalkıncaya kadar devam eder!”[708] Burada belirtilen sayının özellikle doksan dokuz olmasına şaşırmamak gerekir. Zira kabirdeki yılan ve akreplerin sayısı, kişinin sahip olduğu ( Sh: 362 ) kibir, riya, hased, aldatma, kin vb. kötü sıfatlar sayısı kadardır. Bu kötü huylar asıllara, asıllar dallara, dallar budaklara ayrılır. Ve her bir sıfat bizatihi insanı helake sürükleyen sebeplerdendir. Bundan dolayı her biri kabirde akrep ve yılanlara dönüşür. Bu kötü sıfatların en kuvvetlisi ejderha gibi ısırır, zayıfı da akrep gibi ısırır. Bunların arasında olan kötü sıfatlar da yılan gibi ısırırlar. Basiret sahibi ve kalp gözü açık kişiler basiret nuru ile bu kötü sıfatları ve onlardan dallanıp budaklanan kötülükleri müşahede ederler. Ancak bunların tam sayısı peygamberlik nuru ile tesbit edilebilir. Bu tür rivayetle gelen haberlerin sahih olan zahirleri ve gizli olan sırları vardır. Fakat bunların hepsi de basiret sahipleri için gayet açıktır. Bu tür haberlerin mahiyetini kavramakta güçlük çekenler, haberin zahirine bakarak onu inkar etmemeli. Bunun yerine imanın en alt basamağı olan, doğruluğunu kabul ve teslim olma yolunu tutmalıdır. ( Sh: 363 ) [697] – Benzer Iafızlarla rivayeti için bkz., Ebu Ya’la, el-Müsned, 6870; et-Taberi, eI-Mu’cemu’l-Kebir, 22/388; el-Heysemi, Mecma’u’z-Zeva’id, 4251, 4252. [698] – Benzer lafızlarla rivayeti için bkz., el-Heysemi Mecma’u’z-Zeva’id, 4252. [699] – Taha, 55. [700] – İbrahim, 27. [701] – Taha, 55 [702] – Ebu Davud, 4753; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/287. [703] – et-Taberi, el-Mu’cemu’l-Evsat, 1/225; eI-Mizzi, Tehzibü’l-Kemal, 23/605. [704] – Müminun, 99-100. [705] – Müminun, 100. [706] – Müminun, 100. [707] – Taha, 124 [708] – İbnu Hibban, es-Sahih 7/392; et-Taberi, 16/228; eI-Acurri, s. 358; el-Beyhaki, İsbatu Azabi’l-Kabr, 68; el-Bezzar, el-Müsned, 2233. Bu yazı 12453 defa okunmuştur.
|
DİVAN-I AHMEDDivan-ı Ahmedi Okumak İçin Tıklayınız.. YÜKSEK LİSANS TEZİTASAVVUF KÖŞESİ
BAZI LİNKLER |
||||||||||||||||||
(c) 2016 www.husamiler.org / Mersin Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im |