Page 16 - tmp
P. 16

Yine bir gün hacca gidecek olan hacılar için sıfır bir otobüs getiriliyor. Hacca
                   gitmek için hazırlıklar yapılıyor. Fakat o sırada şeyh hazretleri bu otobüs sağlam
                   gitmeyecek siz bu otobüsle gitmeyin. Gaybı Allah bilir. Fakat Allah'ın izin verdiği kulları
                   da bilebilir. Diyerek bu otobüsün uğursuz olduğunu ve eğer bununla giderseniz Diyarbakır
                   köprüsünü geçemezsiniz. Ve bu araba dört tekeri havada dönecek şekilde kaza yapacaktır
                   demiştir. Benim içime böyle bir his doğdu demiştir.”  Bunun üzerine hacılar Siirt Tillo'yu
                   ziyaret ederek arabanın önünde bir kurban kesmiş ve gitmeye niyetlenmişlerdir. Yine şeyh
                   hazretleri şöyle demiş. "Sizin kestiğiniz hayvan sadaka niyetine; malınızdan gitti fakat
                   kaderiniz belli." Demiş ve kendisini dinleyenlerle eski bir minibüse binip yola çıkmışlar.
                   Bu sırada o dediği otobüs onlardan önce gidiyormuş. O dediği köprü Silvan'a yakın bir
                   yerdedir. Oraya yakın bir yere geldiklerinde görüyorlar ki o bahsettiği otobüs ters
                   devrilmiş dört tekeri boşta dönüyor, her taraf yaralılarla dolmuş, bunun üzerine
                   yanındakilere dönüp ben size dememişmiydim.” Demesiyle yanındakiler hak vererek
                   keşke dinleseydiler gibi bir tavır gösteriyorlar. Ve hemen inip yaralılara yardım etmeye
                   başladılar, yardıma gelen eski bir pikaba18 tane yaralı bindirir ve Diyarbakır hastanesine
                   yetiştirmek için "hadi şoför gidelim"der. Şoför efendim bu araba bu yükü götüremez
                   demesi üzerine sen sür ben yanındayım der. Şoför sürmeye başlar Silvan'darı Diyarbakır'a
                   gidene kadar araba hiç zorlanmadığı gibi bide, hiç yakıt mili bile oynamamış yani yakıtı
                   olduğu gibi duruyormuş. Şoför o zatın bir kerameti olarak bizzat görmüş.
                   Babamın başka bir güzel ahlaki da alışveriş yaptıktan sonra esnafa cüzdanını verir ve
                   içinden paranı al derdi. Aynı şekilde o yaralıları getiren adama hakkın ne kadar dediğinde
                   şoför efendim benim bir masrafım olmadı hak falan alamam demesiyle, alacaksın diye
                   ısrar edince efendim ben sadaka niyetiyle cüzdanınızdan; artık o zamanın ücretiyle en az
                   para neyse onu alayım demiş.
                   İşte bu derece 'alim ye garip olduğu için, ben babam Şeyh Ramazan'a intisap ettim.
                   Eğer böyle bir zat olmasa idi babam bile olsa ben ona intisap etmezdim.”

                   14.    Şeyhine bulunmuş olduğu hizmetler

                   Şeyhi babası olduğu için hayatının her safhasında babasına yardımcı olmuştur.
                   Kendisinin ifadesi şudur: "  Babama yardım ederdim tövbe ve nasihat için gelenlere
                   yardım eder, hatme yapar, babamın mensuplarına sohbet ve nasihatlerde bulunurdum.
                   Özellikle son zamanlarında çoğu işini ben yapardım. Çünkü kendisi artık yeterince
                   yaşlanmıştı. Yani 'kısacası şeyhim benim babam olduğu için hemen, hemen bütün işlerini
                   ben yapardım."


                   15.    Hilafet aldığı zaman ve yaşı

                   Hilafeti l 989 yılında şeyhi babası tarafından almıştır. Hilafeti 25 yaşında iken almıştır.


                   16.    Kendisi ile birlikte hilafet alan kişiler


                   Seyit Taha, Siirtli mele Ömer, Şırnaklı mele Ömer, hacı Şükrü'nün müderrisidir. Dört
                   arkadaş aynı sene hilafet almış. Ve dört arkadaşının icazetterini kendisi yazmıştır.
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21