Kadiri Hüsamiler Web Sitesi..
ANASAYFA SİTEDE ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE SORU SORUN? İLETİŞİM

CANLI YAYIN İZLEYİN...

 
 

ANKET

Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?





Tüm Anketler

SİTEDE ARA


Gelişmiş Arama

SİTEMİZE ZİYARETLER!

 
Bugün Tekil171 
Bugün Çoğul302 
Toplam Tekil 417070 
Toplam Çoğul505657 
Ip 185.50.70.3
Küçük Günah Hep Küçük Mü Kalır?

Küçük Günah Hep Küçük Mü Kalır?

Tarih 29 Aralyk 2010, 22:47 Editör ihsan Kaya

Mahmet Yarbay'ın kaleminden feyzli bir yazı..

Tevbede sebat etmedikçe ve günahları terk etmedikçe ilâhi yardımı ummak doğru olmaz. Allah’ın rahmet, bereket ve inayeti sonsuzdur ama hesabı ve azabı da şiddetlidir.

Kâmil bir tevbe için büyük günahları terketmek lazım geldiği gibi, küçük günahları da terk etmelidir ve günahların hem zahirde hem de bâtında terki gereki...r. Hırs, haset, kötü zan, Ümmet-i Muhammed’e karşı kin ve nefret gibi içten işlenen günahları, dıştan işlenen günahlar gibi terk etmedikçe insan günahtan kurtulmuş olamaz.

Allah Tealâ: “Eğer siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, diğer kusurlarınızı örter, sizi üstün, seçkin bir yere koyarız.” (Nisa, 31) buyuruyor.

İbn Hacer Heytemî k.s. Hazretleri, “Büyük Günahlar” isimli iki ciltlik eserinde dört yüz küsur günah-ı kebairi bildirmiş, hükümlerini arzetmiştir. Küçük günahlar da küçük diyerek fütursuzca işlenirse, büyük günahların vebali içine düşülür.

Rasululah s.a.v. Efendimiz, ashabıyla (Allah onlardan razı olsun) bir vadiye geldi. Ashabına odun toplamalarını söyledi. Oysa görünürde odun yoktu. Ashap, çalı-çırpı dışında çevrede odun göremediklerini söylediler. Rasulullah s.a.v.: “Ele geçirdiklerinizi küçük görmeyin, bir kimse üst üste bir şeyler bulup biriktirirken bunların büyüyüp gittiğini görür.” buyurduktan sonra şöyle devam etti:

“Hayır ve şer cinsi küçük şeyleri de böyle görmelisiniz. Küçük günah küçük günaha, büyük günah büyük günaha katılır. Hayır hayıra, şer de şerre katılıp, bunlar bir araya geldiği zaman büyür, gider. Tek başına olduğu gibi küçük kalmaz.”

Şu halde bu çok önemli bir emr-i rabbanîdir. Onun için İki Cihan Serveri s.a.v. buyurmuştur ki:

“Mümin bir kul, işlediği günahı üzerine yıkılacak bir dağ gibi görür, münafık ise bir sinek gibi görür. Günahın küçüklüğüne büyüklüğüne bakmayıp, kime karşı işlendiğine bakmak lazım gelir.”

Eğer işlenen günahın kime karşı işlendiği düşünülmez de herkes anlayışına, dünyadaki yaşayışına uyarak çirkin ameller işlerse, başımıza birbirini takip eden bela, musibet ve hastalıklar çöker. Bunun için Kur’an’da buyurulmuştur ki:

“Sizin başınıza gelen belalar kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır.”

İnsanın başına hayır gelirse Allah’ın rahmetinden, şer gelirse nefsinden, şeytandan, dünyadan olduğu bilinmelidir.

Musibetlere düşen kimse bu musibetleri dünyevî sebeplerle izah edemez. Eğer yakîn sahibi ve şeksiz-şüphesiz Allah’ın hükümlerine inanmış ise, başına gelen bütün bela ve musibetlerin Allah’a karşı işlediği günahtan ve günahlarına tevbe etmeyişinden, günahta ısrar etmesinden ileri geldiğini bilmelidir.

Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselam’ın kavmine hitabıyla bize bildirmektedir ki:

“(Nuh) dedi ki: Ey kavmim, gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım.” (Nuh, 2)

Ayetin tefsirinde; “Ey kavmim, itaat etmediğiniz sürece başınıza gelecek azabı beyanla ben sizi korkutucuyum. Eğer isyan ederseniz, helâk edici azabın geleceğini haber vererek sizi Allah’a itaat etmeye davet ediyorum.” denilmektedir.

Sonraki ayetlerde de Allah Tealâ Hazretleri, Nuh Aleyhisselam’ın:

“Alah’a kulluk edin, O’ndan korkun ve bana itaat edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah’ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.” (Nuh, 3-4) dediğini bildirmektedir.

Cenab-ı Hak iki şeyi vaad buyurmuştur: Birincisi, bütün emirlere uyarak günahlarına tevbe edenlerin kurtuluşa ereceği, ikincisi tevbe edenlerin tehiri mümkün olan bir zamana kadar ecellerinin tehiriyle helâktan ve dünyanın zarar-ziyanından kurtulacağı...

Aksi halde, verilen mühlet ne kadar olursa olsun, insan ilâhi hükümlere uymadıkça, dünya ve ahirette uğrayacağı zarar kat’idir.

Mehmet ILDIRAR

Bu yazı 7385 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Tasavvuf

Tasavvuf İlminin Ortaya Çıkışı

Tasavvuf İlminin Ortaya Çıkışı Saadet Devri'nin en belirgin vasıflarının başında zühd, takva, tefekkür ve marifetullaha dayalı hayat tarzı gel...

TASAVVUFU KABUL ETMEYEN VEHHABİLERİN KENDİ ŞEYHLERİNİN TASAVVUFU VE SUFİLİĞİ KABUL ETMESİ !!!

TASAVVUFU KABUL ETMEYEN VEHHABİLERİN KENDİ ŞEYHLERİNİN TASAVVUFU VE SUFİLİĞİ KABUL ETMESİ !!! TASAVVUFU KABUL ETMEYEN VEHHABİLERİN KENDİ ŞEYHLERİNİN TASAVVUFU VE SUFİLİĞİ KABUL ETMESİ !!!

SÖZLÜK

Söz ve Resim
Savaş eri, Allah için nefsi ile savaşandır.

HZ.MUHAMMED (S.A.V)

BAZI LİNKLER

(c) 2016 www.husamiler.org / Mersin
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im